Burcu ÖZBEK | Uzman Sosyolog | Söz Savunmanın Son günlerde gündem olan bir konu var. Bir “sınıf annesi” bir ilkokul öğrencisini sınıfının içerisinde videoya çekiyor ve bu videoyu sosyal medyada paylaşıyor. Videoda, kadın ile çocuk tartışırken görülüyor. Çocuk, kadının kendisini sorgulamasından rahatsız olarak “Sen kimsin?” diye bağırarak tepki gösteriyor ve soruyu cevaplamayı reddediyor. Videonun servis edilme amacı ise, çocuğun bir yetişkine olan saygısızlığını deşifre etmek. Peki aslında bu çocuk, öne sürüldüğü gibi saygısız, terbiyesiz mi? Başka bir deyişle, saygıyı hak eden sadece yetişkinler mi?

Öncelikle videoyu çeken ve yayınlayan bu kişinin yaptığı bir suç. TCK 134. maddesinde düzenlenen ‘’özel hayatın gizliliğini ihlal’’ suçu kapsamına giriyor. Bu maddeye göre, özel hayatın gizliliği ihlal edecek şekilde kişilerin fotoğraflanması ve herhangi bir şekilde yayınlanması, fotoğrafı çeken veya görüntüyü kaydedenler ve bu görüntüleri yayınlayanlar veya paylaşanlar iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadırlar. Bu nedenle, okul vb. eğitim kurumlarının idareleri çocuklarınızın fotoğraflarını çekebilmek ve yayınlayabilmek için size “yasal izin” anlamında bir kağıt imzalatmaktadırlar.

Şimdi gelelim olayın çocuk açısından sosyal ve psikolojik sakıncalarına…

Bu videodakinin sizin çocuğunuz olduğunu düşünün. Evladınızı en güvendiğiniz, en güvende olacağını düşündüğünüz yere, bir eğitim yuvasına bırakıyorsunuz. Sınıf annesi kimliği ile bir kadın geliyor ve sizin evladınızı canının istediği gibi sorgulayabiliyor. Hatta, belki görünmeyen kapılar ardında çocukları azarlıyor, aşağılıyor veya onlar arasında güçlü ayrımcılık yaparak sosyal travmaya sebep oluyor. Sağlıklı, mutlu, kendini gerçekleştirebilmiş bir birey olsun diye uğraştığınız, gözünün içine baktığınız evladınızı… Kanunlar ya da yönetmelikler önünde suç olarak görünmese de konu ile ilgili eğitim almış bir kişi (öğretmen, uzman) hariç, yabancı bir yetişkinin çocuklarınıza bu derece müdahale edebilecek kadar yakın ve sürekli onlarla olması doğru değil. Bu vesileyle, sınıf anneliği kavramının da ne kadar tehlikeli olabileceğine değinmiş olalım. Sınıf öğretmenine yardımcı olmak amacıyla başlatılmış olan bu sınıf anneliği sistemi, maalesef çoğu zaman, öğretmene hediyeler ile yaranmaya çalışan, kendi çocuğunu kayırmaya çalışan, hatta boş zamanlarını okulda diğer veliler ile yeni nesil gün yapmaya çalışan kişilerden oluşan bir sisteme dönüştü. Çocuklarla girme ihtimallerinin olduğu diyaloglara örnek de söz konusu bu videodur.

Yetişkin bir yabancının çocukla böyle bir diyaloğa girmesi yetmezmiş gibi bunu videoya çekiyor, çocuğun yüzü görünür bir şekilde bu videoyu yayınlıyor ve bu videonun altında henüz ilkokul çağındaki bir çocuk ile ilgili olumsuz, hatta aşağılayıcı yorumlar yapılıyor. Sosyal medya adeta bir çöplük durumunda. Yorum yaparken ne çocuğun yaşı yani onun bir çocuk olduğu ne de ailesinin ve arkadaşlarının bu yorumları okuyabileceği ihtimali düşünülmüyor. Gencecik ve topluma kazandırılması gereken bir zihnin yaşayacağı utanç ve travma ile nasıl ellerimizden kayıp gidebileceği, yorum yaparken kimsenin aklına gelmiyor.

Bir sözüm de yana yakıla çocuğu eleştirenlere… Konuşmanın başında, görmediğimiz kısımda ya da olayın daha öncesinde bu çocuğun konu ile ilgili nasıl kışkırtılmış olabileceğini bilmiyoruz. Üstelik, bu çocukta sizin göremediğiniz bir şey var. Bu çocuk kendini yaşına göre oldukça iyi ifade edebiliyor. Daha da önemlisi sorguluyor, hakkını savunuyor. “Ben sınıf annesiyim, her şeyi bilmek zorundayım.” diyen veliye (üslubu hoş olmasa da çocuk olduğunu ve kendini bir yetişkine karşı savunmak zorunda bırakıldığını unutmayalım) “Sınıf annesi sanki dünyanın ağası. Yok öyle bir şey. Öyle herkes ağa, kaymakam, başkan olabilseydi, olurdu.” diyerek kendine kişisel bir sınır çiziyor ve kendini koruyor.

Üslup değişir; bu zaten eğitimin ve gelişimin bir parçasıdır. Ancak, bu yaşta kişisel sınır çizme, sorgulama ve hakkını savunma var ya, işte bunlara ulaşabilmek kolay değildir. Bu çocuk alacağı iyi bir eğitimle birlikte ileride kendini başkalarına ezdirmeyecek ve bunun yanı sıra başkalarının da sınırlarına saygı gösterecek olan yetişkindir.

Sevgiler.

Burcu ÖZBEK

Bu metinden alıntı yapmak için alıntı yapılan metne aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Söz Savunmanın" başlıklı metnin tüm hakları yazarı Uzm. Sosyolog Burcu ÖZBEK e aittir ve metin, yazarı tarafından https://burcuozbek.com adresinde yayınlanmıştır.Bu ibare eklenmek şartıyla, metinden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir. Ancak Uzm. Sosyolog Burcu ÖZBEK in izni olmaksızın metnin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.