90’ların sevilen dizisinde, hayatını ve mevcut toplumsal olayları sorgulayan zeki ev kızı Sıdıka‘dan duymuştuk bu repliği. Gündelik hayatının masum istekleri annesi tarafından komşuların ne düşüneceği öne sürülerek sürekli ertelenirken, o “elalem izin verirse hayatıma ben de karışmak istiyorum” diyerek bu duruma isyan ediyordu.
İnsan ilişkileri ve yaşam süreci içerisinde her şey sözcüklerden geçer. İletişimin güçlü unsuru kelimeler, kullanan kişiyi rahatlatan ve hedefteki kişiyi yaralayan bir silaha dönüşebilirler. Bu kişiler çoğu zaman kendi hayatlarındaki eksiklikleri, farklılıkları bir başkası üzerinden tamamlayarak zihnen tatmin olma çabası ile sürekli birilerini eleştirirler, yargılarlar ve yönlendirirler. Seçtikleri bu kişiler, onlar için bu tatmini sağlayacak en kolay insanlardır. Yani eleştirilerden etkilenen, davranış ve düşünce biçimini değiştiren, yönlendirmelere kulak asan, hatta morali bozulan…
Evet, bu insanlar moral bozukluklarınızdan, hayalkırıklıklarınızdan, endişelerinizden beslenirler. Kendilerinin o veya bu nedenle yapamadıklarını, siz de yapamayın isterler. Böylece yalnız olmadıklarını hissedecek ve bununla avunacaklardır. Bu raddede siz, artık kendi hayatınızı değil, başkalarının hayatını yaşıyor olursunuz. Eleştirilere ve yönlendirmelere kulak verin ama onları mantığınızın ve kalbinizin süzgecinden geçirmeyi de ihmal etmeyin. Bu hayatı bir kez yaşama hakkınız olduğunu unutmayın. Onu da “elalem ne der” diye düşünerek yaşamayın.