“Bazen bir problemi çözmenin en iyi yolu, onu önemsemeyi bırakmaktır.” Ts Eliot
Bu yaklaşım, klasik rasyonel çözümleme modellerinden saparak bireyin bilinçli ilgisizliğini stratejik bir tutum olarak sunar. Özellikle bilişsel psikolojide “bilişsel çarpıtmalar” kavramı, kişinin sorunlara gerektiğinden fazla anlam yüklemesiyle stres düzeyinin arttığını gösterir. Sorunu sürekli düşünmek, onu çözmek yerine büyütür; kişi problemin değil, düşüncesinin esiri olur. Bu yüzden bazen çözüm, sorunun zihindeki yerini küçültmektir.
Sosyolojide ve psikolojide “duygusal emek” (emotional labor) kavramı bu bağlamda anlamlıdır. Her soruna duygusal yatırım yapmak, bireyin ruhsal kaynaklarını tüketebilir. Modern yaşamın karmaşık yapısı içinde, birey her problemi çözemez; bazen onu zihinsel gündeminden çıkarması, psikolojik iyi oluşunu koruması açısından daha sürdürülebilir bir yoldur. Ayrıca bu yaklaşım, Anthony Giddens’ın “refleksivite” kavramıyla da ilişkilendirilebilir: Modern birey, sürekli kararlar almak ve kendini yeniden yapılandırmak zorundadır. Her şeyi önemsemek, karar yorgunluğu ve tükenmişlik yaratır. Bu yüzden bazı sorunları serbest bırakmak, aslında bireyin kendini koruma refleksiyle geliştirdiği bir strateji olabilir.