Bugün bir öğrencim, iki gözü iki çeşme geldi. “Hocam, benimle aynı yaşta bir kuzenim var ve üniversitede okuyor; şu an üçüncü sınıfta. Ben hala kendimden küçüklerle dershaneye gidiyorum, sınava hazırlanıyorum diye benimle dalga geçiyor.” diyerek canını neyin acıttığını anlattı. Ona şunu sordum: “Neden üçüncü kez sınava hazırlanıyorsun?” Ben bu sorunun
Son günlerde genç kızlarımızın “özgürlük” adı altında evden kaçmalarıyla ilgili çok sayıda haber görmeye başladım. Aileleri gözyaşlarıyla “geri dön kızım, ne olursa olsun biz senin yanındayız” diyerek feryat ediyorlar. Kızların cevapları ise, “ben reşit oldum, kendi kararlarımı verebilirim, özgür olmak istiyorum” şeklinde. Ben bu kez buradan ailelere değil, genç kızlara
Dış görünüşe ne kadar önem veriyorsunuz? Aslına bakarsanız, sizi hiç tanımayan biri için en önemli şey dış görünüşünüzdür. Giydiğiniz kıyafet, saçınızın şekli ve rengi, ayakkabı modeliniz, hatta birbiriyle ve ortamla ne kadar uyumlu giyindiğiniz, hatta ne kadar ve nasıl gülümsediğiniz bile karşınızdaki kişiye sizin hakkınızda ön bilgi verir. İnsanlar, ilk
Birçok anne baba, çocuklarının fotoğraflarını sosyal medya hesaplarında paylaşmaktan mutluluk duyar. Peki bunu yaparken nelere dikkat etmemiz, çocuklarımızın güvenliği açısından önemlidir? Paylaşımlarda çocukların adı ve doğum tarihi kullanılmamalıdır. Sosyal medya hesabı ve fotoğraflar sadece güvendiğimiz kişilere açık olmalıdır. Çocuğun nerede olduğunu belli eden fotoğraf ayrıntıları paylaşılmamalıdır. Plaj, banyo gibi özel
Oyun oynamak, her yaşta insanın, rahatlama, yaratıcılığını ve üreticiliğini arttırma, mutlu olma konularında hayat boyu ihtiyacıdır. Bir de kafa dengi bir eşiniz varsa, onunla da yaptığınız bu eğlenceli paylaşıma paha biçilemez. Eşim ve ben, Cahit Sıtkı’nın tabiriyle yaşam süremiz olarak yolu yarıladık. Uzun yıllardır, çevrimiçi ve çevrimdışı oyunlar oynayabildiğimiz popüler
Yazacaklarım her ne kadar her iki cinsiyet için ortak olsa da bu özellikle kadınların sıkça yaptığı bir hatadır ve hiçbir erkek bu durumdan hoşlanmaz. Sürekli aradığınız ya da mesaj attığınız partneriniz sürekli size hesap vermek zorunda olan biri olduğunu, hayatının kontrol altında tutulduğunu hisseder. Hele ki çalışıyorsa, işine konsantre olamaz
İletişimde doğru sözcükleri seçmek kadar, doğru zamanı ve ortamı seçmek de önemlidir. Esprili bir eşi, moral vermeye çalışan bir dostu, eğlenceli bir arkadaşı, şakacı bir ebeveyni herkes sever. Ancak, bunları zaman ve ortamını doğru seçmediğinizde tam tersi etkileri olması kaçınılmazdır. Örneğin, sempatik ve neşeli bir çalışan, yüksek enerjisi nedeniyle genellikle
“Bu etekle dışarı çıkma, bu pantolonu giyme, bu insanla görüşme, yine telefonda kiminle konuşuyorsun, perdeyi kapat, pencereden çekil, sokakta sakız çiğneme, insanların yanında gülme, erkeklerle/kadınlarla muhatap olma…” Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Bu insanların arkasına sığındıkları şey daima sevgidir. “Ben karımı çok seviyorum, çok kıskanıyorum. Bu nedenle bensiz sokağa çıkamaz.” Bu sevgi
Sözcükler, hiçbir zaman iletişim için tek başlarına yeterli değillerdir. Hatta çoğu zaman ses tonu ve mimikler kelimelerin önüne geçmektedir. Birine sert bir yüz ifadesi ve yüksek ses tonuyla ettiğiniz iltifat, gülümseyerek ve yumuşak bir ses tonuyla ettiğiniz hakaretten daha olumsuz tepki alacaktır. İlki en iyi ihtimalle bir dumur durumu yaratacaktır. Deneyerek
Gelin – kaynana çatışması, yalnızca bireysel değil, kültürel ve yapısal bir sorundur. Her ne kadar Türkiye’de yaygın görülen bir çatışma olsa da aslında dünya çapında bir problem. Eşinden yeterli sevgi ve ilgi görmeyen kadınların ilgi ve sevgisi zaman içerisinde çocukları üzerinde yoğunlaşıyor. Eşler arası iletişim kopukluğundan kaynaklanan bu boşluk duygusu,