“İnsanlar bilmiyorlar. Daha da üzücü olan, bilmediklerini de bilmiyorlar.” Bu cümle, cehaletin iki katmanlı doğasına işaret eder: bilmemek ve bilmediğinin farkında olmamak. Sosyal bilimler bağlamında bu durum sıklıkla “Dunning-Kruger etkisi” ile açıklanır. Birey, belirli bir konuda ne kadar yetersizse, o konudaki cehaletinin farkına varmakta da o kadar zorlanır. Kendi eksikliğini
Toplumlar, felaketler karşısında hayatta kalma stratejilerini geliştirebilmek için çeşitli uyarılar ve önlemler almaktadır. Ancak, bu felaketlere karşı alınan toplumsal uyarılar ve önlemler çoğu zaman bireyler tarafından göz ardı edilmektedir. İnsanların bu uyarıları dikkate almamaları, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük sorunlara yol açabilir. Peki, neden bireyler felaket uyarılarını önemsemezler?
Çocuğunuzun okuluna, maçına, gösterisine, mezuniyetine gittiğinizde, kısacası onun bulunduğu bir ortamda bulunurken onlarca kişinin içinden onu bulur ve sadece onu izlersiniz. Diğer insanlar sizin için önemsizdir. aynı şey çocuğunuz kişilik geliştirirken de gerçekleşir. Onlarca kişinin içinden sadece size dikkat eder, sizi izler, sizi gözlemlerler. Söylediklerinizden çok davranışlarınıza odaklıdırlar. Bu nedenle,
Hepimizin çok üzüldüğü Narin cinayeti, toplumsal yapının ve bireylerin değer yargılarının cinayet üzerindeki etkilerini anlamak için bir pencere sunmaktadır. Türkiye’deki toplumsal normlar, aile yapısı ve cinsiyet rollerinin cinayet üzerindeki etkilerini değerlendirmek önemlidir. Türkiye’de aile içi şiddet ve cinayetler, genellikle patriyarkal toplumsal yapının ve erkek egemen kültürün bir yansıması olarak görülmektedir.