“Eşimin beni aldattığını öğrendim. Ona güvenemiyorum ve sürekli beni aldattığını düşünüyorum. Bu yüzden, her gün kavga ediyoruz. Evde huzur kalmadı. Çocuklarım bundan çok etkileniyor. Ne yapacağımı bilemiyorum, arada kaldım.” Böyle bir durumda, ilk olarak ne istediğiniz, ikinci olarak neye hazır olduğunuz önemli. Gitmeyi tercih etseydiniz, zaten gitmiş olurdunuz. Biz kalarak
“Bir şeyi 6 yaşında bir çocuğa anlatamıyorsanız, siz de anlamamışsınız demektir.” Einstein
90’ların sevilen dizisinde, hayatını ve mevcut toplumsal olayları sorgulayan zeki ev kızı Sıdıka‘dan duymuştuk bu repliği. Gündelik hayatının masum istekleri annesi tarafından komşuların ne düşüneceği öne sürülerek sürekli ertelenirken, o “elalem izin verirse hayatıma ben de karışmak istiyorum” diyerek bu duruma isyan ediyordu. İnsan ilişkileri ve yaşam süreci içerisinde her
Eş seçimlerinde, özellikle genç neslin yaptığı en büyük hata mal, mülk, güzellik/yakışıklılık, kariyer gibi kriterlere önem vermektir. Bunlar elbette önemsiz değil ama asıl önemli olan eş olarak seçmeyi düşündüğünüz kişiyle arkadaş mısınız? Bir insanın eşi, en yakın arkadaşı olmalıdır. Sohbet edebildiği, ortak zevklere sahip olduğu, gülüp eğlenebildiği, fikirleri tartışabildiği, hayata